Dünyaya gözlerimi açtığımdan beri temiz ve serin havasını soluyup, pınarlarından soğuk sularını içtiğim, dağlarında hayvanlar otlatıp, yaylasında mantar topladığım, sokaklarında oyunlar oynayıp toza, toprağa belendiğim, adam olabilmek için ilkokula ilk adımımı attığım, geleceğe yönelik çocukça hayallerimin ilk kez filizlenmeye başladığı bir sırada, yuvasından uçarak bilinmezliğe doğru kanat çırpan bir kuş gibi terketmek zorunda kaldığım bir atayurdudur EMLEK HÜYÜK KÖYÜ
Acı tatlı tüm çocukluk anılarımın geçtiği bu Köy, coğrafi konum olarak Şarkışla’ya 23 km uzaklıkta Kızılırmak’ın kuzeyinde Ortaköy, Sivrialan, Örenyurt, Sarıkaya ve Ortatopaç köyleri ile çevrili olup adını aldığı Hüyük Tepesi’nin gün doğusuna bakan eteğinde yer alır.
Bölgenin en eski yerleşim yerlerinden olan Emlek Hüyük Köyü`nün kuruluş tarihi 17. yüzyılın sonlarına rastlamaktadır. Çeşitli dönemlerde, rastlantısal olarak çıkarılıp elde kalan yontulu taşlar ve arkeolojik bulgular bu bölgenin Romalılar ve Selçuklular döneminde de bir yerleşim merkezi olarak kullanıldığını göstermektedir.
Ne var ki; bugüne dek ilgili kurumlarca hiçbir bilimsel araştırma ve arkeolojik kazı yapılmamış olması, antik tarihin izlerini taşıyan buluntu ve taşların yok olmasına neden olmuştur. Umarız ki çeşitli uygarlıklara ait olan bu buluntular bilinsizce heba edilemez.
Bugün, Emlek yöresinde büyük çoğunluğu Şarkışla’da olmak üzere Yıldızeli, Gemerek, Pınarbaşı, Sarıoğlan ve Akdağmadeni’nde tesbit edebildiğimiz köylerin isimleri ise şunlar:
Ağçakışla, Ağcaşehir, Akçakale, Alaçam, Akçasu, Akpınar, Alaçayır, Aslandoğmuş, Alaman (Veziralan/Başkışla), Ardıçalan, Aydoğmuş, Bağçacik, Adiyaman (Bağlararası), Başağaç, Banaz,
Benlihasan (Hekimkışlası), Belviran, Beyyurdu (Köylez), Bozhüyük, Bozkurt, Burhan, Canabdal (Alinpınarı), Güdül, Çavuşlu, Çağlayan, Çiçekliyurt (Çakal), Çamlıca (Kürtköyü), Ceniközü,
Çanakçı(Osmanlı), Çerçalan, Çepni, Çinarcik, Dendil, Davulalan, Dayalan, Delikkaya, Emlek Hüyük, Kaleköyü, Karacaören, Kavak, Mezra, Eskiyurt (Alakilise), Farasderesi, Gaziköyü, Göynüklü,
Güdül, Gülören (Peyik), Hardal (Hatir), Hocabey (Hızırbey), Hüyüklüalan, İğdecik (İğdelüce), Ilyashacı, İslim, Inciğin, Kaman, Kapaklıpınar, Kaplan, Karacaören (Karacaviran), Kaleköyü,
Kaledibi, Katiralan, Köylüköyü, Kaymak, Kılıçcı, Kivsak, Kızılcaova, Karadere, Karaleylek, Karaözü, Kavak, Keklicek, Kümbet, Maslaklı, M.Sarıkaya, Mescit, Mezere, Nallı, Obalar
(Gülderesi), Ortaköy (Ortakışla), Ortatepe, Ortatopaç, Otluk, Örtülü, Pınarcık, Saraç, Sarıkaya (Kürtler), Sarıçal(Çerdiğin), Sarıtekke (Sarıabdal), Sivrialan, Temecik, Tekmen, Temecik,
Topalyurt, Üreyil, Üyük(Ortaklar), Veziralan, Viranşehir, Yahyalı, Yalanı, Yassıkışla, Yağlıdere, Yaylagözü(Kevik), Yazılıtaş, Yassıkara, Yücebaca, Yenice, Yuvalıçayır, Yükselen (İğdiş).
Bu köy ve beldelerden Bozhüyük, Yozgat Akdağmadeni’ne, Alakilise, Burhan, Dendil, Keklicek, Tekmen Gemerek’e, Davulalan, Nallı ve Yuvalıçayır Yıldızeli’ne Karaözü de Kayseri’ye bağlıdır.
Bu köylerin ortak özellikleri aynı bölgede bulunmasından öte; gelenek, görenek, inanç, ibadet, konuştukları lehçe, sosyal ilişkiler ve kültürel değerler yönünden aynı öze ve yapıya sahip
olduklarıdır.
Emlek yöresi, ekonomi ve sanayi alanındaki tüm yoksunluklarına ve geri kalmışlığına karşın sanat, edebiyat ve folklor yönünden olağanüstü bir zenginlige sahiptir. Yöre halkı, Osmanlı’nın
belli dönemlerinde yaşadığı baskı ve sindirme politikaları karşısında bile kendi benliğini kaybetmemiş, kültürünü, öz dilini, töresini, gelenek ve göreneklerini dört duvar içine
hapsetmeyen bir anlayış felsefesiyle günümüze değin yaşamış ve yaşatmıştır.
Emlek bölgesinde sanat, kültür ve folklorik zenginliklerin alfabesini kimi zaman kilim, heybe ve halılara işlenen nakışlarda, kimi zaman da Bektaşı düsüncesinin hoşgörü ve mizah
anlayışına dayalı nükte, fıkra ve güldürü sanatinin inceliklerinde görebiliriz. Halayların, semahların çeşitliliği, deyişlerin, türkülerin coşkusunu Emlek kültüründe dipdiri görmek
bizlere normal gelmektedir.Emlek yöresi, ekonomi ve sanayi alanındaki tüm yoksunluklarına ve geri kalmışlıklarına karşın sanat, edebiyat ve folklor yönünden olağanüstü bir zenginlige
sahiptir. Yöre halkı, kültürünü, öz dilini, töresini, gelenek ve göreneklerini özgürlük sınırları dört duvar tanimayan bir anlayış felsefesiyle günümüze değin yaşamış ve yaşata gelmiştir.
Toplumlar, kendi ulusal sanatçıları, düşünürleri, bilim ve sanat adamları ile yücelir ve övünürler. Emlek toplumu da yüz, en çok yüz elli yıl gibi bir ulus yaşamında kısa sayılabilecek
bir zaman dilimi içinde bağrında türettiği bunca büyük Halk Ozanı ile haklı bir gurur ve övünce sahiptir.
Toplumların tarihine baktığımızda, büyük sanatçılar, büyük ozanlar bazen yüz, bazen de beş yüz yılda bir yetişebilmektedir. Emlek Bölgesinde ise, yazdIğı siirlerle, söylediği türkülerle
Halk kültürüne ve edebiyatına güzellikler ve zenginlikler katan nice büyük halk ozanı ve halk sanatçısı bir asra sığan zaman süreci içinde yetişmiş ve Halk Edebiyat Tarihi’ne adlarını
yazmıştır.
Bugün güzel Türkçe’miz yabancı dillerin boyunduruğundan büyük ölçüde kurtulabilmiş, yurdun her yanında kendi öz dili ile konuşan, yazan, sanatını yapan, türkülerini söyleyen bir ulus
yaratılmış ise bunda tüm kültür eserlerimiz gibi halk ozanlarımızın payları da büyüktür.
Kaynak: Beserek Haber Araştırma Kültür Dergisi - Hacı Yetkin