Şarkışla ilçesine bağlı Emlek Hüyük Köyü, Ortaköy’den sonra Emlek’in en büyük köylerinden biridir. Kuruluş tarihi 17. yüzyılın sonlarına dek uzanan bu köyde, yüz bilemedin yüz elli yıl gibi toplum yaşamında uzun sayılamayacak bir süre içerisinde adını edebiyat tarihine yazdıran Aşık Yusuf, Aşık Kul Sabrı, Aşık Ali İzzet Özkan ve Aşık Hasan Devrani gibi büyük ozanlar yetişmiştir. Bu ozanlar yaşadıkları dönemlerde halkın duygu ve düşüncelerine tercüman olmuş, Türk diline ve kültürüne hizmet etmişlerdir.
Emlek yöresi coğrafi olarak İç Anadolu Bölgesi’nde Kızılırmak'ın akışı yönünde Yıldızeli ile Akdağmadeni arasında kalan Kızılırmak Vadisi’ndeki alanı ifade eder. Bölgeyi Yıldızeli-Şarkışla-Akdağmadeni noktalarına dayanan bir üçgen olarak da çizebiliriz. Şarkışla’nın batı ve kuzeybatısında Kızılırmak Vadisi’nde yer alan; Turna, Şeme, Kılıç, Karababa, Nalbant, Akdağ ve Sırıklıdağlarla çevrilmiş olan bölgedir.
"Emlek” Osmanlı idari taksimatında Eyalet-i Rum’a bağlı Bozok Sancağı içinde anılmıştır. Bu yüzyıla ait arazi tahrir defterlerinde Emlek, Bozok Sancağı’nın nahiye merkezlerinden biri olarak kayıtlı bulunmaktadır. Kayıtlara göre Emlek Nahiyesi'ne bu yüzyılda 62 köy bağlı bulunmaktadır. Sonraki uygulamalarda Emlek Nahiyesi'nin köyleri çeşitli kazalar arasında dağılmış ve Emlek idari bir birim olmaktan çıkmıştır.
Emlek Hüyük Köyü, eski bir yerleşim alanı olarak gerek çevre köylerle olan bağlantısı, gerekse tarım ve hayvancılığa nisbeten elverişli bir arazi yapısına sahip olmasıyla Emlek Köyleri
içinde merkez bir konumdadır. Tüm bu avantajlarına karşın gerçek potansiyelini yeterince değerlendirdiği söylenemez. Emlek Hüyük Köyü´nün en büyük özelliği ise, Ozanlar diyarı olarak
bilinen Emlek yöresinde bağrından en çok yetiştiren bir köy olmasıdır. Birbuçuk bilmedin iki asır gibi toplum yaşamında çok da uzun sayılamayacak bir süreç içinde Türk Halk Edebiyatı’na
adlarını yazdıran sırasıyla Palabıyık Mustafa, Aşık Yusuf, Aşık Kul Sabri, (Aşık Garip Ali) Aşık Ali İzzet´i ve Aşık Hasan Devrani gibi ozanlar hep bu köyden yetişen değerlerdir. Bütün
onlar hayatta yoklar ama yazdıkları eserlerle edebiyat tarihimizdeki yerlerini alarak ölümsüzleşmişlerdir. Dün olduğu gibi, günümüzde de gerek serbest tarzda çağdaş şiir yazan, gerekse
geleneksel halk şiiri tarzında (amatörce de olsa) uyaklı, kafiyeli şiirler yazan çok sayıda kişilerimiz bulunmaktadır.Ayrıca kendine özgü sesi ve yorumlarıyla Türk Halk Müziği
repertuvarlarına çok sayıda eserler kazandıran „Emlek’in Sesi“ büyük Türkü Ustası İzzet Savaş da yine bu köyün yetiştirdiği yeri zor doldurulacak değerlerden biridir.
Hep toplum, geleceğini kurarken geçmişini tanımak ve bilmek durumundadır. Köklerinden kopuk, „Geçmişi olmayan kişi ve toplumların geleceği olmaz“ sözünü de bu anlamda algılamak ve
değerlendirmek gerekir. Emlek Hüyüklüler olarak böylesi bir geçmişe sahibiz. Geleceğe daha bir güvenle bakmamamız için hiç bir neden bulunmamaktadır. Yeter ki birlik ve beraberliğimizi
pekiştirerek ortak değerlerimize sahip çıkıp yeni Ali Izzetler yeni Kul Sabriler ve yeni Hasan Devraniler yaratalım.
Ozanın da belirttiği gibi gerek fertler gerekse toplumlar aslına, yani özüne dönmelidir. Dönmeli ki kişi kendini tanısın, toplumunu daha iyi tahlil etsin, şiiriyle mizahıyla, sanatıyla
yeni değerler yaratsın. Büyük şairlerin büyük sanatçıların yetişmesi elbette kolay olmuyor. Ancak halkın sanat ve kültür kaynakları öylesine zengin öylesine gümrahtır ki o kaynaklara
ulaşıp o damarlardan beslenildiği sürece halk kendi sanatıyla birlikte yeni sanatçılarını da yaratacaktır. Bu duygu ve düsünceler ışığında yazımızı Emlek Hüyük Köyü’nün yetiştirdiği
ölümsüz ozanlarımızın birer şiiriyle noktalıyor onları bir kere daha saygı ile anıyoruz. 1884 yılında Emlek Hüyük Köyü’nde doğan ve 1928 yılında hayata gözlerini yuman Tekke
edebiyatımızın usta ozanı Kul Sabri (Aşık Ali) nin şiirlerinden bir örnek:
Güz ayları geçti goncası soldu
Ak sayalar giydi donunu doğlar
Firkat ile yaman tutmuş iniler
Çevirmiş kıbleye yönünü dağlar
KUL SABRI özünü gerçeğe katar
Yücesinde nice nice er yatar
Yarın yaz gelince bülbüler öter
Dinleyin bülbülün ününü dağlar
Geleneksel Halk Şiirimizin Cumhuriyet dönemi şairlerinden Aşık Ali İzzet (1902 1981) bir şiirinde bakınız ne diyor:
Gündüz güneş gibi gece ay gibi
Çıkar gelir bir gözleri sürmeli
Çiğdemli çiçekli bizim köy gibi
Kokar gelir bir gözleri sürmeli
AL´IZZET aynası bu kız milletin
Yüzünden nur damlar gözler ne metin
Kurtuluş Destanın şair Hikmet´in
Okur gelir bir gözleri sürmeli
Yine Emlek Hüyük Köyü’nün yetiştirdiği toplumcu ve Atatürkçü ozan Aşık Hasan Devrani´nin şiirdeki beceri ve ustalığını gösteren bir örnek: (*)
Yurdun her yanından Anadolu´dan
Koştuk geldik Hacı Bektaş diyerek
Toroslar´dan, Erciyes´den, Ağrı´dan
Aştık geldik Hacı Bektaş diyerek
DEVRANI der biz severiz Ulu´yu
Hünkar Hacı Bektaş Veli´yi
Erenlerin badesinden doluyu
Içtik geldik Hacı Bektaş diyerek
(*) 16 Ağustos 1985´te Hacı Bektaş Anma Törenleri’nde birincilik almıştır.
Kaynak: Beserek Haber Araştırma Kültür Dergisi - Hacı Yetkin